İçinde bulunduğumuz bu bir haftada, en çok sorguladığım kelime oldu; güven..
Bir insana güven, sevgiliye güven, arkadaşa güven, çalışana-işverene güven.. Sorgular oldum, kime ne zaman güvenilir diye..
Ki ben, çok çabuk güvenirim herkese..
Bu hafta iki güvensizliğe, can yanmasına yakından şahit oldum..
Yılların verildiği iki farklı ilişki; biri iş ilişkisi bir diğeri duygu bağı..
İş deyip geçiyoruz, bizi sıkıyor bunaltıyor ama şaka maka her gün sabah 9 akşam 6-7 bilemedin 8'lere kadar iş arkadaşlarınla, iş vereninle aynı ortamda oluyoruz..
Evden kapıyı kimbilir nasıl çekip çıktın da işe geldin, o gün hüzünlü müsün yoksa en mutlu günlerinden biri mi, herşeye şahit olunuyor iş yerinde..Sana gelen çiçek sorgulanıyor, giydiğin beğeniliyor ya da eleştiriliyor, sipariş verdiğin yemek paylaşılıyor, yeri geliyor sabah simidinin ucundan bölünüyor, yeri geliyor en şık en özel lokantalarda kutlama yemeklerine gidiliyor..
İş hayatı deyip geçmeyin, orada bir yaşam gizleniyor ve her yeni gün bir şeyler daha paylaşılıyor, zor günlerde destek olunuyor..
Ne mi oldu, bencilliğin, kendisi için yolunda giden yeni bir oluşumun çalışanları için ne anlama geldiğini, onları ne denli zor durumlara soktuğunu hiç sorgulamayan bir işverenle tanıştım bu hafta, ve ben kendisini hem en uzaktan hem en yakından tam 19 senedir tanıyorum..tanıdığımı sanıyormuşum!..O ton ton simanın arkasından çıkan bencil, umursamaz karakter beni çok şaşırttı..
Diğeri mi, o da bana çok yakın birinin yaşadığı bir sızı.. İlki gibi beni şaşırtıp, "hadi canım, yok artık "dedirten bir olay..ortada çok uzun yıllar süren, uzaklığa rağmen devam ettirilen, herşeyin paylaşıldığı bir duygu bağı(ilişki)varken, her şey sonuna kadar yaşanmış ve tek taraflı esirgemeden paylaşılmışken zamanın sonlandırdığı duygular ve zamanında gayet sevgiyle- paylaşımla atılmış adımların, bir insana emaneten bırakılmış maddi değeri olan nesnelerin, o çok ta gözümde büyüttüğüm sevgiyle zerre alakası olmadan hiçe sayıldığına şahit oldum..
Emanetin bende ki yeri büyüktür, adı üstünde emanet.. Güvenmektir..Yeri gelir bu para olur, yeri gelir at-araba olur, yeri gelir eşya olur, yeri gelir ailesinden bir üye olur, yeri gelir can olur.. hepsi eşittir..
"ben sahip olamıyorum, sen benim yerime, ben senden alana kadar sahip çık" demektir.
Birilerinin emaneti, hakkı üzerine hayat inşaa edebilenlere şaşırıyorum..
Kolay oluşmayan güveni; taşıyacak sağlamlıkta, değerini bilecek incelikte bir yaşam diliyorum..
Sevgilerimle,
Zeynep..
Zeynepçim o kadar güzel yazmışsın ki.aslında bir yandan üzüldüm bir yandan da tecrübe olmuş diyorum kendi kendime.İnsan oğlu garip bişey.bazen hiç ummadığpımız davranışlar gördüğümüzde vurgun yemiş gibi oluyoruz....sakın fazla üzme kendini.bazı şeyler kötü de olsa yaşanması gerekiyormuş diye düşün....
YanıtlaSilsevgilerimle
çok haklısın, en büyük tecrübeler aldığımız en büyük darbelerden doğuyor, ne yazık ki..herşeye iyi yanından bakmak lazım, haklısın..bu güvensizlikleri yaşayan 2 insan da benim için çok kıymetli, çok incindiler ve ben de bu incinmeye şahit oldum..
YanıtlaSilgüvenle ve sevgiyle kucaklıyorum seni..
en güvendiğimizden tam da en güvendiğimiz anda alırız en büyük darbeleri.Bir bakarız tanıdığımızı sandığımız insan gitmiş bambaşka biri gelmiştir yerine.Meğerse hiç ama hiç tanımadığımızı farkederiz."Güven".... hayal kırıklıklarının,keşkelerin sebebi...Nadir bulunuyor artık.Demişsin ya Zeynep,birilerinin hakkı üzerine hayat inşa edebilenlere şaşırıyorum diye...O kadar çok ki bu insanlar.Ama sorsan kimse kabul etmez."Güven=En Zor"
YanıtlaSilSevgiler....
"Güven=En Zor"
YanıtlaSilgerçekten..
güvenmek inanmakla başlıyor sanırım....
YanıtlaSil