Bu fotoğraf nedense bana çocukluk günlerimizi, ablalarımla yan apartmanın parkına kaçıp gidişlerimizi, ya da annemler misafirliğe gittiğinde küvete su doldurup, pijamalarımızı katlayıp, bacaklarımızı suya sokuşumuzu, alınan bayramlık kırmızı babetlerimizi yastığımızın altına koyupta uyuyuşlarımızı, karşı apartmanda arkadaşımız olan Bilgen'e not yazdığımız kağıtları balkondan atışımızı, üçümüzün de aynı ilkokula gidişini, ben tek başıma okula gitmeye başlarken ablamların bana çaktırmadan arkamdan beni takip edişlerini, üçümüzün de aynı küçücük odada genç kızlığa merhaba deyişini, annemin kavgalarda bize kıyamayıpta ranzaya terlik atışlarını, ablamların sırf beni düşürdü diye komşumuzun oğlu Mehmet'i iterek düşürmelerini, her bakkal kelimesini duyduklarında "bakkala evin küçüğü gider, hadi bakalım zeynep! bakkala" deyişlerini, arkadaşlarıyla oynarken bile gözlerinin hep üstümde oluşunu, apartmanın en üst katındaki evimizin balkonundan yaşlı amcaların kafasına su döküşlerimizi, yemek yerken en sessiz ortamda bizi tutan gülme krizlerini hatırlattı..
Bu yazıyı 2 tane dünya güzeli insana yazıyorum..
İyi ki yaşamımdalar..
Tam 28 yıldır, beni ben yapan belki de en önemli 2 insan..
Ablalarım..
İkisinin yeri bambaşka; hem çok aynı, hem çok farklı..
Biri yakında - biri uzakta, ama ikisi de her an benimle..
Hep örnek aldığım 2 güzellik..
Küçükken 3 kız ne de çok kavga edermişiz, 3 cadı ne de çok saç başa can yakarmışız..
Ne mi oldu? Bundan 6 yıl önce 5 ay arayla uçtular evimizden, önceleri evlenseler de bir yayılsak şu eve, eşyaları kalabalıkları bir bitse dediğimiz her dakikayı geri çevirmek istiyorum..
Annemle başbaşa kalışımızdaki can yangınını anlatamam, ikimizde kelimelerle birbirimize bir şey söyleyemesekte, her gün onları konuşarak özlem giderdik, alışmaya çalıştık yokluklarına..
Biri aralıkta evlendi, diğeri nisanda..
Arkadaştan öte, anne gibi, her ihtiyacıma koştular, şimdi bile, arayıp;
" hadi boş durmayın, kız kardeşinizin şusu eksik dediğimde, ertesi güne o eksik tamamlanıverir."
İkisinin de bence bu dünyada yaptıkları en doğru iş, bize bir prens bir de prenses getirmeleri oldu..
İkisi yine 4 ay arayla doğum yaptılar :)
Herkesten farklı bir kelime kullansınlar teyzelerine derken, ikisi de "yeye" demeye başladı ufaklıkların..herkes teyze olabilir ama yeye olamaz avuntusu kaldı bana da :) dünyanın en temiz 2 kokusu onlar benim için..
Büyüyünce bende de kalırlar dimi abla dediğimde, her ikisinin de "tabi kalıcaklar, kalıcaklar ki biz de biraz gezelim hava alalım" cevabını almak beni çok mutlu ediyor..
Sizi çok seviyorum, iyi ki bu dünyada bu şans bana verilmiş ve sizin kardeşiniz olarak gelmişim dünyaya, şimdi annemin karnına düşsem ve bana sorsalar, hiç tereddütsüz yine sizi seçerdim..
İyi ki varsınız ve hep olun..
En yakın arkadaşım, en gizli sırdaşım, bazen ablam, bazen annem..
Sizi çok seviyor, bebişlerinizin "yeye"si..
Keşke bu akşam iş çıkışında eve gittiğimde, ikinizde evde olsanız, aynı odada kikir kikir konuşsak, bana kızsanız sessiz konuş diye, sonra annem gelip hepimize pekmez içirse, ne biliyim keşke bu akşam üçümüz ve bir de annem hiç yer yokmuş gibi annemin cennet yatağında uyusak..
Sevgiler,
Zeynep..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
(: