Çok yakınımda yaşanan bir çatırdama bu..Sesi çok ta uzaklardan duyulacak kadar büyük, sebebi ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar küçük..
Aslında uzun zamandır olan artçılar depremin göstergesiydi ama herkes gözünü kapatmayı tercih etti..
6 senelik kocaman bir evlilik, dünya güzeli 2 buçuk yaşında - gözlerinin içi neşeyle gülen, anne ve babaya aşık bir kız çocuğu..
Şu an küçük oluşundan ötürü konuşulanları, tartışmalarda kullanılan kelimeleri anlamasa da yakın zamanda aile içindeki huzursuzluklara tanık olacak.. Şu an oyunlarda anne ve babasını yanyana getirip kutu kutu pense oynarken elele tutuşturmaya çalışsa da ilerde nedenler niçinler içinde boğulacak, sorgulamalar başlayacak..
"paylaşılamayan nedir?" sorusuna verilemeyen cevaplar dolu benim içimde, elimden bir şey gelemiyor oluşu çok acı..
Günden güne eriyen bir anne, ve umuru bile olmayan bir erkek modeli var tam da karşımda..Evet şu an okurken "ne de yobazca, bu devirde kaldı mı böyle şeyler" diyenleriniz de vardır, ama ne yazık ki var..
Umutları sandığa kapatılmış kızlar, üniversitelerde okuyup, ailelerinin göz bebekleri olarak büyütülüp, sevdiğinden ayırmaya bile kıyılamayarak sevdiğiyle evlendiriliyorlar.. Sonra bir gece ne acı ki yüzü gözü mor bir şekilde anne kapısına gelebiliyorlar.. Ben yazarken; içimde acıyan yerleri bir bilseniz..O kızın acıyan yaralarına ne basmalı, ne iyi gelir yürek morluklarına?
Çocuğum için katlanıyorum sözüne inanmıyorum ben, insanlar; çocukları için huzur dilemeliler benim mantığımca, olan huzuru bozarak çocuk için güzel bir gelecek hazırlanamaz..
Kadının aklındaki tek soru işareti "acaba çocuğumu nasıl büyütürüm babasız, elalem ne der, nasıl bakarlar bize?" (evet ne acı; bu devirde üniversite mezunu, kocaman, kendi işinin sahibi olan bir bayanın gerçek düşünceleri bunlar)
Benden gelen cevapsa "babasız büyüyecek tek çocuk senin ki değil, babalık ve kocalık görevini yapmayan bir adamla geçecek kocaman bir ömürü ne o çocuk ne de sen hakediyosun.."
Annelik ne asil bir olgudur, ne büyük bir sorumluluktur.. Bu senaryonun tam 15 sene öncesindeki versiyonunu bizzat yaşayan bir kız çocuğu olarak anneliğe aşığım ben..
En acısı da kollardaki morluklara, yürekteki sızılara çare olamamak..elimden gelse de acısına çare olsam..
Karşıma alıp avazım çıktığı kadar bağırmak, en ağır sözleri söylemek hatta elimden gelse yerde yuvarlayarak dövmek isteyeceğim kadar sinirliyim o adama.. Gerçi şunu bil ki adam; sen ona bile değmezsin..
Nereden geldiğini, ne şartlarda o kadının ona destek olduğunu unutarak bunları yapıyor oluşu kelimelerin en ağırını haketmesine neden oluyor.. Bir de tabi, söz meclisten dışarı ama erkek annelerinin bencilliği, bir erkeğin annesi ve karısı arasındaki dengeyi kuramayışı var..
Ne acı ki, evladının mutluluğunu düşünen bir kız annesinin karşısında bencilce yalnızlığına ortak arayan bir erkek annesi var bu örnekte..
O güzel kadına ve o güzel kıza gözüm dolu dolu bakmaktan yoruldum..
Her akşam eve vardılar mı, nasıllar diye düşünmek akşamların en zor dakikaları..
Lütfen kararını ver kadın, ve lütfen kararını 35 yaşında olduğunu, hayatın henüz bitmediğini, anne olarak kızının sana ihtiyacı olduğunu, herkesin senin gülüşüne ihtiyacı olduğunu, gerçekten çok güzel günlere layık olduğunu, her şeye tek başına huzurla yetebileceğini ve bizim her zaman senin yanında olduğumuzu unutmadan ver..
Çabuk ol kadın, yüreğinde yara alacak yer kalmadığının ben bile farkındayım, lütfen çabuk ol..
Sevgilerimle,
Zeynep..
Ne yazabilirim ki ? Lütfen doğruyu bulmada çok gecikmesin,yüreğindeki yara kangren olmadan şifa bulsun -sözü geçen kadın/anne/kız çocuğu -...
YanıtlaSilcolette umarım, çok geç olmaz..yorumun ve desteğin için teşekkür ederim canım..
Silsevgilerimle..
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilCok guzel ifade etmissin. Insanin ici aciyor okurken.dilerim onlar icin en hayirlisi olur.
YanıtlaSil