Mart 29, 2012

hayatımdaki ilk kadına..




Hayatımdaki ilk kadına, ilk kucaklamaya bu yazılanlar..

Seni anlatmak çok güç anneciğim..
Sana en güzel hediyeyi vermek isterdim, seni sana hediye etmek isterdim çünkü benim bu hayatta aldığım en güzel hediyesin sen..

Ben tek bir an soluksuz kalmadım, korkmadım hiç gece yarıları..

Oyuncak bebeğimi kaybetmekten korktum en çok..Çünkü sen benim oyunlarımda hep oyuncak bebeğimdin..Adını ne koyarsam koyayım, sen diye severdim ben; hep bebeklerimi..

Okulda, bahçede oynanan evcilik oyunlarında hep ben olmak isterdim anne rolünde..

Hep sana annelik yapardım oyunlarımda, bana tattırdığın duyguları yaşatmaya çalışırdım sana..

Hani o düşünmez gibi yapıp ta sevginin içinde coştuğu bir bakışın var ya bir tek onu yapamazdım ve bir tek sen gibi "anne gibi" kokamazdım.. Bir tek bunları beceremezdim..

SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNECİĞİM..

Sen kokuyor hep benim yattığım yastık..

Her sabah evden çıkışımda biliyorum ki; duaların arkamdan geliyor ve biliyorum ki; gün boyu aslında hep benimlesin..

İnsanın her içi sıkıldığında telefon çalar mı, ya da her gözü dolu dolu olduğunda "unutma biz arkadaşız, benimle paylaş" kelimesini duyar mı?

Oyuncak bebeğimde beni sevmiş midir acaba? Ahh şimdi burada olsa da konuşsa, anlatsa ona nasıl dokunduğumu, her an onu nasıl düşündüğümü, - karnı aç mı- üşüyor mu - , acaba şimdi nerede deyişlerimi anlatsa..En çok ta onu herkesten kıskandığımı, sevgisini kimseyle paylaşamadığımı anlatsa..

Anneciğim, çocuk aklımla hiç sormadım ama şimdi soruyorum bir ömür boyu benim oyuncak bebeğim olarak kalırmısın, yatağımın hep başucunda, geçmişimden bugünüme şahit olan kıyamadığım olur musun?

benim "kızım, tekne kazıntım, son demim " olur musun?

Ben de seni dizime yatırıp, saçlarını okşayıp, sırtını kaşımak, sonra dizimde uyuyakalmanı ve kucağımda yerine yatırıp, üstünü örterek sana sevgimi aşılamak istiyorum..

Seni yaşamın, seni dünyanın en güzel annesi olarak çok seviyorum..

Benden esirgemediğin, bana yaşattığın her an için minnettarım sana..

Anneciğim; minnoş kızın seni çok seviyor..

Sevgiler,
Zeynep..


Mart 21, 2012

babama mektup..



Dün, sürekli yazılarını takip ettiğim bloglardan birinde gezerken, dikkatimi çok güzel, heyecanla paylaşılmış bir yazı çekti, o kadar etkilendim ki çocukluğuma döndüm..yazının heyecanını iliklerimde hissettim..

Bir projeydi bahsi geçen, babalar gününe yetiştirilmeye çalışılan, imza:kızın projesi..( lütfen bakınız: http://selgingb.com/2012/03/16/proje-zamani-imza-kizin/)

İçimde bir şeyler hareketlendi, içimde eksik olan yerlere bir duygu seli yaşandı..
beni tanıyanlar çok iyi bilir..

Hemen dökülüverdi satırlar, içimdeki kırgınlıklar, umutlar, özlemler, sevinçler ama tüm gün yollayamadım o mektubu ilgili mail adresine, akşam olup yatağıma girdiğimde hala aklımdaydı, kendimle verdiğim savaşı duygularım kazandı ve gönder tuşuna basıverdim..

Tam 100 mektuptan bahsediliyordu, 100 bayanın babasına yazacağı mektuptan, ne duygular dökülür düşünemiyorum.. 100 bayandan bir kaçının tanıdık simalar, ünlüler olması isteniyormuş, bence çok güzel bir işe adım atmışsınız, iş duygular olunca inanın herkes biraz ünlü, tanıdık simaya hiç gerek bile yok..

Proje için mektup göndermenin son tarihi: 1 Nisan olarak belirlenmiş, babalar gününe yetişmesi açısından gerekli çalışmalara vakit kalması için..

Şunu söylemeliyim ki, mektubum bu projede yer alır mı bilmem ama, dün yüreğimden bir kuş uçtu, umarım doğru çatıya konmuştur..

Ben dün babama mektup yazdım anne, içimdekileri, seni ve bizi anlattım..

Sevgiler,
Zeynep..

güven mi?


İçinde bulunduğumuz bu bir haftada, en çok sorguladığım kelime oldu; güven..
Bir insana güven, sevgiliye güven, arkadaşa güven, çalışana-işverene güven.. Sorgular oldum, kime ne zaman güvenilir diye..

Ki ben, çok çabuk güvenirim herkese..

Bu hafta iki güvensizliğe, can yanmasına yakından şahit oldum..

Yılların verildiği iki farklı ilişki; biri iş ilişkisi bir diğeri duygu bağı..

İş deyip geçiyoruz, bizi sıkıyor bunaltıyor ama şaka maka her gün sabah 9 akşam 6-7 bilemedin 8'lere kadar iş arkadaşlarınla, iş vereninle aynı ortamda oluyoruz..

Evden kapıyı kimbilir nasıl çekip çıktın da işe geldin, o gün hüzünlü müsün yoksa en mutlu günlerinden biri mi, herşeye şahit olunuyor iş yerinde..Sana gelen çiçek sorgulanıyor, giydiğin beğeniliyor ya da eleştiriliyor, sipariş verdiğin yemek paylaşılıyor, yeri geliyor sabah simidinin ucundan bölünüyor, yeri geliyor en şık en özel lokantalarda kutlama yemeklerine gidiliyor..

İş hayatı deyip geçmeyin, orada bir yaşam gizleniyor ve her yeni gün bir şeyler daha paylaşılıyor, zor günlerde destek olunuyor..

Ne mi oldu, bencilliğin, kendisi için yolunda giden yeni bir oluşumun çalışanları için ne anlama geldiğini, onları ne denli zor durumlara soktuğunu hiç sorgulamayan bir işverenle tanıştım bu hafta, ve ben kendisini hem en uzaktan hem en yakından tam 19 senedir tanıyorum..tanıdığımı sanıyormuşum!..O ton ton simanın arkasından çıkan bencil, umursamaz karakter beni çok şaşırttı..

Diğeri mi, o da bana çok yakın birinin yaşadığı bir sızı.. İlki gibi beni şaşırtıp, "hadi canım, yok artık "dedirten bir olay..ortada çok uzun yıllar süren, uzaklığa rağmen devam ettirilen, herşeyin paylaşıldığı bir duygu bağı(ilişki)varken, her şey sonuna kadar yaşanmış ve tek taraflı esirgemeden paylaşılmışken zamanın sonlandırdığı duygular ve zamanında gayet sevgiyle- paylaşımla atılmış adımların, bir insana emaneten bırakılmış maddi değeri olan nesnelerin, o çok ta gözümde büyüttüğüm sevgiyle zerre alakası olmadan hiçe sayıldığına şahit oldum..

Emanetin bende ki yeri büyüktür, adı üstünde emanet.. Güvenmektir..Yeri gelir bu para olur, yeri gelir at-araba olur, yeri gelir eşya olur, yeri gelir ailesinden bir üye olur, yeri gelir can olur.. hepsi eşittir..

"ben sahip olamıyorum, sen benim yerime, ben senden alana kadar sahip çık" demektir.

Birilerinin emaneti, hakkı üzerine hayat inşaa edebilenlere şaşırıyorum..

Kolay oluşmayan güveni; taşıyacak sağlamlıkta, değerini bilecek incelikte bir yaşam diliyorum..

Sevgilerimle,
Zeynep..

eşitlik...


Kimsenin birbirine galip gelmediği, çok eşit bir gün bugün..
aydınlık-karanlık, soğuk-sıcak, günaydın-iyi geceler eşit..
21 mart bugün..

Güneşin sıcaklığının iliklerimize işlediği kadar, ayın sessiz huzurunun tüm hücrelerimize serpilmesi dileğiyle..

Sevgiler,
Zeynep..



Mart 19, 2012

çocukluğum (:



Bu fotoğraf nedense bana çocukluk günlerimizi, ablalarımla yan apartmanın parkına kaçıp gidişlerimizi, ya da annemler misafirliğe gittiğinde küvete su doldurup, pijamalarımızı katlayıp, bacaklarımızı suya sokuşumuzu, alınan bayramlık kırmızı babetlerimizi yastığımızın altına koyupta uyuyuşlarımızı, karşı apartmanda arkadaşımız olan Bilgen'e not yazdığımız kağıtları balkondan atışımızı, üçümüzün de aynı ilkokula gidişini, ben tek başıma okula gitmeye başlarken ablamların bana çaktırmadan arkamdan beni takip edişlerini, üçümüzün de aynı küçücük odada genç kızlığa merhaba deyişini, annemin kavgalarda bize kıyamayıpta ranzaya terlik atışlarını, ablamların sırf beni düşürdü diye komşumuzun oğlu Mehmet'i iterek düşürmelerini, her bakkal kelimesini duyduklarında "bakkala evin küçüğü gider, hadi bakalım zeynep! bakkala" deyişlerini, arkadaşlarıyla oynarken bile gözlerinin hep üstümde oluşunu, apartmanın en üst katındaki evimizin balkonundan yaşlı amcaların kafasına su döküşlerimizi, yemek yerken en sessiz ortamda bizi tutan gülme krizlerini hatırlattı..

Bu yazıyı 2 tane dünya güzeli insana yazıyorum..
İyi ki yaşamımdalar..
Tam 28 yıldır, beni ben yapan belki de en önemli 2 insan..
Ablalarım..

İkisinin yeri bambaşka; hem çok aynı, hem çok farklı..
Biri yakında - biri uzakta, ama ikisi de her an benimle..
Hep örnek aldığım 2 güzellik..

Küçükken 3 kız ne de çok kavga edermişiz, 3 cadı ne de çok saç başa can yakarmışız..
Ne mi oldu? Bundan 6 yıl önce 5 ay arayla uçtular evimizden, önceleri evlenseler de bir yayılsak şu eve, eşyaları kalabalıkları bir bitse dediğimiz her dakikayı geri çevirmek istiyorum..
Annemle başbaşa kalışımızdaki can yangınını anlatamam, ikimizde kelimelerle birbirimize bir şey söyleyemesekte, her gün onları konuşarak özlem giderdik, alışmaya çalıştık yokluklarına..

Biri aralıkta evlendi, diğeri nisanda..
Arkadaştan öte, anne gibi, her ihtiyacıma koştular, şimdi bile, arayıp;
" hadi boş durmayın, kız kardeşinizin şusu eksik dediğimde, ertesi güne o eksik tamamlanıverir."
İkisinin de bence bu dünyada yaptıkları en doğru iş, bize bir prens bir de prenses getirmeleri oldu..
İkisi yine 4 ay arayla doğum yaptılar :)

Herkesten farklı bir kelime kullansınlar teyzelerine derken, ikisi de "yeye" demeye başladı ufaklıkların..herkes teyze olabilir ama yeye olamaz avuntusu kaldı bana da :) dünyanın en temiz 2 kokusu onlar benim için..
Büyüyünce bende de kalırlar dimi abla dediğimde, her ikisinin de "tabi kalıcaklar, kalıcaklar ki biz de biraz gezelim hava alalım" cevabını almak beni çok mutlu ediyor..

Sizi çok seviyorum, iyi ki bu dünyada bu şans bana verilmiş ve sizin kardeşiniz olarak gelmişim dünyaya, şimdi annemin karnına düşsem ve bana sorsalar, hiç tereddütsüz yine sizi seçerdim..

İyi ki varsınız ve hep olun..
En yakın arkadaşım, en gizli sırdaşım, bazen ablam, bazen annem..
Sizi çok seviyor, bebişlerinizin "yeye"si..

Keşke bu akşam iş çıkışında eve gittiğimde, ikinizde evde olsanız, aynı odada kikir kikir konuşsak, bana kızsanız sessiz konuş diye, sonra annem gelip hepimize pekmez içirse, ne biliyim keşke bu akşam üçümüz ve bir de annem hiç yer yokmuş gibi annemin cennet yatağında uyusak..

Sevgiler,
Zeynep..

Mart 16, 2012

seni diliyorum..


Aşk diliyorum,

içinde huzur,
anlayış,
saygı,
heyecan,
bir ömürü beraber geçirme iteği ve güveni olan..

Dokununca dünya duracak sandığın,
bakınca gözünden her istediğini anladığın,
yanındayken anne kucağında-baba omzunda oluşunu hissettiğin..

saçının traşına, saçındaki tokasına hayran olduğun,
giydiği gömlekten, taktığı şala kadar etkilendiğin,
onsuz kaldığında özlediğin, yanındayken o an hiç bitmesin dediğin,

televizyonda en sevdiğin dizi varken bile reklam aralarını beklemeden maçı da açacağın,
maçın en heyecanlı anında mutfakta "ayyyy" sesime kalkıp gelecek, elimin ufak sıyrığını öpecek..
yemekler hazırlarken tartmadan, sakınmadan sevgimi katacağım,
iş çıkışında arayıp; "aşk dışında ne istersin -kadınım-" diyecek..

aşk diliyorum,
içinde hem pembe hem mavi olan..
ama en çok beyazın yakıştığı..
siyahla buluşunca yakıp kavurduğu..

gözündeki ve gözümdeki ışığın hiç bitmediği nice yıllar diliyorum hayatım..

Zeynep'ten..



Mart 15, 2012

ev (: ziyareti

O kadar tatlı bir çiftle o kadar sıkışık bir anımızda tanıştık ki..

Annemden genç, ablamdan yaşça büyük ama bir o kadar zarif, yaşanmışlıkların yüzünde izi olan tatlı mı tatlı bir bayan
               ve
görünüşündeki o asker imajının arkasında sıcacık, baba edasıyla bir abi ses tonu..

O kadar zarif bir karşılamaydı ki ilk görüşmemiz, herşeyden öte ısınıverdik..

Birbirlerine duydukları sevgi ve saygının yüzlerinden okunuyor olmasına, aralarındaki enerjiye kocaman bir nazar boncuğu iliştiriyorum ben..

Bu akşam evlerine ziyarete gideceğiz, dün gece ne yapabilirim diye düşünürken, çok ta şaşırmayacağınız fikir canlanıverdi zihnimde..

Bu sefer, bir kutu içinde 3 farklı şekilde hazırlandı bisküviler (kakaolu-vanilyalı-tarçın ve zencefilli), şeker hamuru süslemesi yapılmadı.

Onların sadeliğine yakışır olsun istedim..








"el, kalp, dikdörtgenler, çiçekler,..."

Tüm yaşananların aralarındaki bağı artırdığı nice huzurlu anlar diliyorum Alev Abla ve Tarık Abi'ye..
Yeni evinizde acılardan uzak, huzurla oturmanız dileğiyle..

 İyi ki tanıştık ve iyi ki böyle bir vesile ile tanıştık ..

Mart 13, 2012

nikah için hazırlanmış kurabiyeler (:

Esra ve İlker'in 10.03.2012'de nikahları ve nikah sonrası akşam için yemek organizasyonları vardı..
Onlar için hazırlanan kurabiyeler umarım beğenilir..










Esra ve İlker'e;

-iyi günde, kötü günde,
-hastalıkta, sağlıkta,
-gündüzde, gecede,
-hüzünde, sevinçte,

hepberaber olmalarını ve her türlü zorluğa beraber karşı koymalarını diledik..

Sevgilerimle,
Zeynep..

Mart 12, 2012

Ankara'dan İstanbul'a terfi kurabiyeleri (:

En heyecanlı çalışmalarımdan biriydi..
Ortada çok güzel bir başarının ardından alınmış bir terfi vardı..
ve arada çok ta samimi bir istek..
Sevgili Sibel Hanım, arkadaşı Nilgün Hanım için sipariş verdi..
Ankara'dan kargoyla İstanbul'da işyerine teslim oldu kurabiyeler..



Bu yeni başarının Nilgün Hanım'a bir ömür;
-huzur
-mutluluk
-şans
-para
-uğur
-heyecan
-sevgi
-başarı
.
.
.
getirmesini diledik..





Yüzündeki ifadeyi merak ediyorum..
Başarı hiç eksik olmasın hayatınızdan Nilgün Hanım, umarım beğenirsiniz..

Sevgilerimle,
Zeynep..

öğütler (:



82 yaşındaki Betûl Mardin'den kadınlara öğütler...
1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah. 

  2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.  

 3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.  

 4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)  

 5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey  yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.  

6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim! 

  7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç üşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum. 

  8. Olumlu olacaksın.  

9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.  

 10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği olduğunu bileceksin!!! 

***Yazı tamamen alıntıdır, sadece çok hoşuma gittiği için paylaşmak istedim..

Sevgilerimle,
 Zeynep..

Mart 05, 2012

big kurabiye 1 (:

Sevdiğinizi, sevindirmek istediğiniz kişiyi anlatan birkaç küçük tüyodan sonra ortaya çıkabilecek güzelliklerden biri..
Benim içime çok sindi..


Bakalım bir sonraki big kurabiye konusu ne olacak..
Beğenecek misiniz, merak ediyorum..


Sevgilerimle,
Zeynep..